İnovasyona Yön Verecek Başlıca Teknolojiler

Yapay zekâ araçlarıyla git gide daha da yakınlaşıyoruz. Çoklu bulut mimarileri ve teknolojileri, farklı ağ biçimleri, veri transferinde gelişmeler, giyilebilir teknolojilerin yaygınlaşması gibi gelişmeler, sanal evrenin birçok anlamda farklılaşacağına işaret ediyor. Sayısız teknolojiler sıralandığı günümüzde, farklı sektörlerde çığır açabilecek başlıca teknolojiler bugün ismine aşina olduğumuz ya da gelecekteki versiyonlarının ataları olarak düşünebileceğimiz bugünkü formlarıyla hayatımıza çoktan girdi. Gelecekte inovasyona yön verecek başlıca teknolojileri sizler için derledik.

Cisco tarafından açıklanan ön görülere göre: sürdürülebilirlik ve sorumlu yapay zekâ, güvenlik alanında kuantum kriptografi, çoklu bulut mimarileri, uç bulutlar ve Nesnelerin İnterneti (IoT), iş verimliğini arttırıcı ve sürdürülebilirliği destekleyen teknolojiler arasında sayılıyor. Bu teknolojilerin şirketleri gelx”eceğe taşımada ortak çıkış noktası ise, küresel anlamda ilk sırada yer alan konu başlığı: “sürdürülebilirlik” yer alacak.

Yakın gelecekte dünya gündemi, tedarik zincirindeki sorunlar; iklim krizi; konuşulmaya devam edilecek olan salgın hastalıklar; kuraklık; büyüme yerine maliyetlerin düşürülmesi ve verimliliğin artırılmasına ilişkin nitelik geliştirme gibi konular olacak. Bu nedenle şirketler, gelecekte daha çok önem kazanacak bu konular çerçevesinde işleyişe katkı sunacak yenilikçi teknolojilere inovasyonlara yöneliyor.

Nanoteknoloji ve biyoteknoloji yeniliklerinin gücüyle, çevre dostu yeni nesil biyomalzemelerin üretimi yaygınlaşacak. Karbon salımını azaltmada tedarik zincirinin hammadde üretimi kısmında rol oynayan malzemelerin doğa dostu olması ve ticarette bu ürünlerin daha çok tercih edilmesi yaygınlaştıkça, üreticiler de kimyasal ürünlerden kaçınacak. Organik atıkların kompost hale getirilerek, mikroorganizmalar tarafından bileşenlerine ayrışması yeniden kullanılması yöntemiyle, farklı formlarda hammadde ihtiyacına organik bir alternatif sunması mümkün. Bu doğrultuda, döngüsel ekonomiye katkı sunan çeşitli çalışmalar sürmekte. Örneğin tedarik zincirinde sıkça kullanılan selüloz maddesine alternatif olarak “biyoselüloz” üretilebiliyor. Bu inovasyonun kullanımının yaygınlaşmasıyla, klasik selüloza alternatif oluşturarak, “dünyayı, büyük markaların neden olduğu yılda 10 milyar hektarlık ormanın kaybına denk” zararın ortadan kaldırılabileceği ön görülüyor. Organik atıkların sürdürülebilir yönetimi ve teknolojinin yeniliklerinin birleşimiyle, atıkların çöp yerine, yer üstü madenine dönüşeceği yıllar kapımızda.

Uzmanlar, metaverse’ün 2030 yılına kadar, küresel çapta ekonomiye yaklaşık 5 trilyon dolar katkı sağlayacağını ön gördüklerini açıkladı. McKinsey’e göre metaverse’ün piyasa değeri 2023’de 5 trilyon doları bulacak. Gartner’a göre, 2026 yılında dünya nüfusunun %25’inden fazlasının günde en az bir saatini metaverse evreninde geçirecek. Metaverse ile birlikte doğrudan Artırılmış Gerçeklik (AR) ve Sanal Gerçeklik (VR) teknolojileri de gelişecek ve metaverse için kullanılan araçlarda ürünlerin ve hizmetlerin çeşitliliğinin artacağı ön görülüyor. Uzmanlar tarafından bu teknolojinin, çalışma ortamlarında yaygın şekilde kullanımının, bireyler arası en basit etkileşim mesajlarının kitlesel iletişim mesajlarına dönüşmesine ilişkin sorunları dile getiriyorlar ve metaverse evreninde çalışma ortamının sağlanmasının veri yığınları anlamına geldiğinin altı çiziliyor. Bu teknolojinin geleceği üzerine tartışmalar sürerken AR ve VR kullanımına ilişkin inovasyonlar daha hızlı ilerliyor.

VR küresel sağlık sektöründe hızla büyüyen bir etki yaratıyor. Bu endüstrinin küresel değerinin 2024’te 1,2 milyar doları bulacağı ifade ediliyor. İngiltere’de geçtiğimiz yıl duyurulan araştırmalar sonucunda, VR teknolojisinin insan psikolojisinde yarattığı bazı pozitif etkiler üzerine sevindirici açıklamalarda bulunuldu. VR teknolojisinin, insanlar üzerinde acı ve anksiyete gibi duyguları iyileştirmede / azaltmada etkili olduğu ortaya çıktı. Ayrıca, VR kitinin hastalar üzerinde hareket etme cesaretini ve etkileşime geçme isteğini artırabildiği de ifade ediliyor. Psikiyatrik hastalıklarla ilgili son 10 yıla dönük akademik yayınlar incelendiğinde, nörogelişimsel bozukluklar, anksiyete/fobi, ağrı algısı/hissi ve diğer mental bozukluklar olarak gruplandırılan hastalıkların VR teknolojisiyle korelasyonunda pozitif etkiler ortaya konduğu ifade edilmektedir. Diğer yandan, sanal gerçeklik navigasyon testleri, VR uygulamaları gibi çeşitli çalışmalarda, Alzheimer hastalığını erken evrelerde yakalamak / teşhis / tedavi / gerileme bulguları elde etme gibi çeşitli etkiler de önümüzdeki yıllarda ortaya çıkacak inovasyonlara ışık tutacak nitelikte.

Deloitte Global’in açıklamalarına göre, geçtiğimiz yılın 1,8 milyar dolarlık sanal üretim araçları pazarının 2023’te 2,2 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Sanal prodüksiyonlardaki hızlı gelişmeler devam ediyor. Ayrıca film setlerine gerçek zamanlı görsel efektler ile sinema sektörüne çığır açacak yenilikler yakın gelecekte bizleri bekliyor. Sanal prodüksiyonlar ile bu prodüksiyonların araç ve tekniklerinin zamanla daha ulaşılabilir maliyetlerde hazırlanabilmesi mümkün olacak. Bu sayede, gelişmelerin film ve sinema endüstrisini dönüştürmesi ve hayallerin ekrana uçsuz bucaksız görsel şölenler sunması kolaylaşacak. Yapım sürelerinin kısalması, post prodüksiyon sürecinin gerçek zamanlı bilgisayarla üretilmiş görüntüler ve efektlerle buluşması bekleniyor.